8 Nisan 2012 Pazar

Rett Sendromu Nedir?


Rett Sendromu, dünyada çeşitli ırklarda ve etnik gruplarda, özellikle kız çocuklarında görülen nörolojik bir rahatsızlıktır. Bu sendromun erkeklerde de görülebileceği bilinmektedir. Fakat erkek ceninlerde bu durum genellikle, annenin düşük yapması, doğum anında ölüm veya anne karnında erken ölüm gibi durumlarla sonuçlanmaktadır.
RS, ilk defa Dr. Andreas Rett tarafından tanımlanmış, Dr. Bengt Hagberg ve çalışma arkadaşları tarafından 1983 yılında yayınlanan raporla, bir hastalık olarak dünya çapında tanınmıştır.
RS’li çocuklar, 6-18 aylık olana kadar normal veya normale yakın bir gelişim gösterirler. Bu süreden sonra çocuk, geçici durgunluk veya gerileme sürecine girer, iletişim kurma becerisini yitirir ve ellerini bir dilek dilermişçesine birbirine kenetler. Hemen ardından stereotipik el hareketleri, yürüyüş bozuklukları ve kafa gelişiminde gözle görülebilir bir yavaşlama ortaya çıkar. Nöbet geçirme, uyanıkken düzensiz soluk alıp verme gibi problemler de karşılaşılabilinir.
Rett Sendromu(RS) hakkında genel bilgileri sıralarsak;
  • Nörolojik bir rahatsızlıktır. Otizm, beyin felci veya spesifik olmayan gelişme bozuklukları gibi teşhisi çok zordur,
  • Dünyadaki çeşitli ırklarda ve etnik gruplarda rastlanmaktadır,
  • İlk defa 1964 yılında, Dr. Andreas Rett tarafından tanımlanmıştır. Dünya çapında tanınması ise Dr. Bengt Hagberg’in konuyla ilgili İngilizce yayınından sonra gerçekleşmiştir,
  • Özellikle kız çocuklarında görülür. Bunun sebebi; erkeklerin 1adet X, bir adet Y kromozomu taşımaları, oluşumda X kromozomunun kusurlu olanını kompanse edebilecek yedeği olmaması ve böylece MECP2 mutasyonunun erkek fetusun ölümüne yol açmasıdır. Kızlar ise erkeklerden farklı olarak 2adet X kromozomu taşırlar,
  • Şimdilik, her 23 binde 1 doğumdan, 10 binde 1 doğuma kadar varan sıklıkla ortaya çıktığı bilinmektedir. En son keşfedilen genetik kanıtlarla bu sayı daha da artmış olabilir,
  • 6-18 aya kadar bebeğin gelişimi normaldir,
  •  Baş büyümesinde yavaşlama ve sürekli tekrarlayıcı el hareketleri, el becerilerinin kaybı ve ellerini amaçlı kullanamama meydana gelir. Denge bozukluğu ve yürümede bozulma başlar,
  • Bu el hareketleri; el yıkama, el bükme, eli bir yere hafifçe vurma, el çırpma, eli ağıza götürme gibi şekillerde kendini tekrar eder ve zamanla değişebilir,
  • RS’in bir ailede sadece bir kere ortaya çıkma durumu%99.5’tir,
  • Hastalığa veya komplikasyona karşı alınacak önlemler, çocuğun yetişkin yaşlara kadar hayatta kalmasını sağlar.

Frajil X Sendromu Nedir?


Frajil X Sendromu, öğrenme güçlüklerinin en yaygın kalıtımsal nedenidir. Kızlara göre
erkeklerde daha sık görülür. Bu hastalık, öğrenme ve davranışla ilgili birtakım sorunlara
neden olur. Erkeklerin hastalıktan etkilenme oranı kızlara göre daha ciddidir.

Frajil X sendromlu erkek çocuklarının hemen hepsinde, hafiften ciddiye kadar değişebilen
farklı derecelerde öğrenme güçlüğüne rastlanır. Frajil X kromozomu (chromosome)
bulunan kız çocuklarının ve kadınların çoğunun zekası normaldir, ancak neredeyse üçte
birinde öğrenme sorunları görülür. Hastalıktan etkilenen kızların ve kadınların çoğunda bu
öğrenme sorunları hafif veya orta düzeydedir, ancak zaman zaman ciddi düzeyde de
olabilir.
Frajil X sendromlu çocuklarda görülen diğer sorunlar arasında geç konuşma, konuşma ve
dil gelişiminde bozukluk sayılabilir. Bazı çocuklar ve yetişkinler, yineleyen davranış, zayıf
dikkat aralığı ve aşırı hareketlilik gibi sorunlar yaşarlar. Hastalıktan etkilenen pek çok
çocuk, zayıf göz teması, el çırpma, sosyal kaygı, anormal utangaçlık ve ısrarla rutini
isteme gibi otizm (autism) özellikleri sergiler. Bazı çocuklar ve yetişkinler saraya (epilepsy)
yakalanabilirler.
Frajil X sendromuyla ilişkili fiziksel özellikler arasında oldukça büyük bir baş, uzun bir yüz,
göze çarpan kulaklar ve büyük çene sayılabilir. Bununla birlikte, bu özellikler nadiren
belirgindir. Bu özelliklerin belirgin olmayışı, eksik veya geç tanı konulmasına neden olabilir.


Frajil X sendromu genetik (genetic) bir hastalıktır. Genetik hastalıklara değişim geçirmiş bir
veya daha fazla gen (gene) neden olur.


Frajil X sendromuna neden olan gen bilinmektedir. Bu gene FMR1 adı verilir. Bu gen,
beynimizin ihtiyaç duyduğu bilgileri içerir. Gende mutasyon (değişim) olduğunda, beyin
ihtiyaç duyduğu bilgiyi alamayabilir veya yanlış bilgi alabilir. Bu durum, frajil X sendromuyla
ilişkili sorunlara neden olur. Frajil X sendromlu kişilerin FMR1, yani frajil X geninde değişim
(mutasyon) vardır.
Genler, vücudumuz tarafından kullanılan kod (code) biçimindeki bilgileri içerir. Bu kod, geni
meydana getiren kimyasal maddelerin sıralanmasıyla oluşur. Normal frajil X geninin
başlangıcında, bu kodun küçük bir kısmı birkaç defa yinelenir. Frajil X sendromlu kişilerde,
genin bu yinelenen kısmı normalden daha büyüktür (bu kişilerde daha fazla yineleme
(repeat) vardır). Genin bir parçası genişlediği veya büyüdüğü için, bu duruma genişleme
(expansion) adı verilir. Bu genişlemenin boyutu çok büyük olduğunda, normal genetik
talimatlara müdahale eder ve frajil X’e neden olur.




http://fragilex.org.uk/LinkClick.aspx?fileticket=CbQIhcLHxHw%3D&tabid=57



Okul Döneminde Özel Eğitim


Bu dönemde, çocuğun özelliklerine en uygun eğitim ortamına yerleştirilmesi çok önemlidir. Burada çocuğun eğitim ortamı seçilirken en önemli kriter çocuğun özellikleri olmalıdır. Bu nedenle çocuğu çok iyi tanımak gerekmektedir. Zihinsel öğrenme yetersizliği olduğu düşünülen veya tanısı konulmuş çocuğa sahip ailelerin eğitim ortamını seçerken başvurabileceği kurumlar “Okullar, Rehberlik ve Araştırma Merkezleri ile hastanelerin Çocuk Ruh Sağlığı Bölümleri” gibi kurumlardır. Ailelerin yönlendirilmesinde rehberlik ve araştırma merkezleri başlıca kurumlardır. Çünkü çocuğun eğitsel yönden değerlendirilmesi Eğitsel Tanılama, İzleme ve Değerlendirme Ekibi tarafından yapılmaktadır. Bu ekip rehberlik ve araştırma merkezi bünyesinde oluşturulur. Bu ekip, özel eğitim gerektiren bireyin eğitsel tanılamasından önce; eğer tıbbî tanılanması yapılmamışsa tıbbî değerlendirilmesinin yapılması için aileyi yönlendirir ve ilgili kurumlarla iş birliği yapar. Ekip aile görüşmesi, tıbbî tanılama sonucu, testler ve gözlemler yoluyla bireyi eğitsel tanılama sürecinden geçirir. Bireyin gereksinimlerini belirler, destek eğitim plânını hazırlar, yöneltme raporu hazırlar ve özel eğitim hizmetleri kuruluna gönderir. Bu kurul da eğitsel tanılama, izleme ve değerlendirme ekibi tarafından hazırlanan rapor doğrultusunda bireyi uygun eğitim ortamına yerleştirir. Zihinsel öğrenme yetersizliği olan çocuklar biyolojik, sosyal, psikolojik ve akademik açıdan değerlendirilerek uygun eğitim ortamına yerleştirilmesi yapılır. Buna paralel olarak öğrenci kaynaştırma programına, özel eğitim sınıflarına veya özel eğitim okulllarına (eğitim-uygulama okulu, iş eğitim merkezi ve meslekî eğitim merkezi) yönlendirilebilir.
Kaynaştırma; özel eğitim gerektiren bireyin, yetersizliği olmayan akranları ile birlikte eğitim-öğretimlerini resmî ve özel okul öncesi, ilköğretim, orta öğretim ve yaygın eğitim kurumlarında sürdürmeleri esasına dayanan, destek eğitim hizmetlerinin sağlandığı özel eğitim uygulamalarıdır. Hafif ve orta düzeyde öğrenme yetersizliği olan çocuklar kaynaştırma eğitimi programından yararlanabilir.
Orta düzeyde öğrenme yetersizliği olan çocuklardan durumları ayrı bir sınıfta eğitilmeyi gerektiren öğrenciler okul öncesi eğitim, ilköğretim, orta öğretim ve yaygın eğitim kurumlarında özel eğitim sınıfı eğitiminden yararlanabilir. 
Hafif ve orta düzeyde zihinsel öğrenme yetersizliği olan ilköğretim çağı çocukları için, kaynaştırma uygulamaları esas olmakla birlikte, gündüzlü ilköğretim kurumları MEB tarafından açılır. Öğrencilerin bireysel yeterliliklerine dayalı gelişim özellikleri dikkate alınarak ilgileri, istekleri, yetenekleri ve yeterlilikleri ölçüsünde eğitim imkânlarından yararlanırlar.
İlköğretimlerini tamamlayanlara ilköğretim okulu diploması verilir. Bu öğrenciler bireysel gelişim özellikleri ve yeterliliklerine uygun orta öğretim ve yaygın eğitim kurumlarına yöneltilirler.


Okul Öncesi Dönemde Özel Eğitim


Bu dönemde çocuğun, gelişimin her alanı ile ilgili olarak yeni beceriler kazanmaya, deneme/yanılma yapmaya gereksinimi vardır. Okul öncesi dönemde kazanacağı bilgi ve beceriler hem onun anne babaya ve diğer yetişkinlere olan bağımlılığını azaltacak, hem de daha sonra öğreneceği okuma-yazma gibi akademik becerilere temel oluşturacaktır. Bu dönemdeki kazanılması beklenen beceriler öz-bakım becerileri, motor becerileri, iletişim becerileri ve bilişsel becerilerdir.
Öz-bakım becerileri:Çocuğunun kendisine bakmasını sağlayacak giyinme-soyunma, yemek yeme, elini-yüzünü yıkama, tuvaletini yapabilme gibi beceriler öz-bakım becerileridir.
Motor beceriler:Kolları, bacakları, ayakları ve gövdesini kullanarak yapabileceği yürüme, koşma, zıplama, atlama, tırmanma gibi büyük motor beceriler ile parmakları, elleri, bilekleri ve elleri-gözlerini birarada kullanarak yapacağı kesme, yapıştırma, boyama, çizme, düğme ilikleme gibi beceriler bu grupta yer alır.
İletişim becerileri: Bu beceriler konuşulanları dinleme, anlama ile konuşma becerileri olarak iki grupta toplanır. Çocuk konuşmasa bile anlaması, anladığını anne babaya gösterebilmesi çok önemlidir. Onunla konuşmak, öykü okumak, masal anlatmak, oyun oynamak ve şarkı söylemek onun anlama becerisini geliştirecektir. Bu etkinlikler aynı zamanda çocuğun anne babayı taklit etmesini, konuşmasını da geliştiren etkinlikler olacaktır. Görsel beceriler; çocuğun resimleri, nesneleri, şekilleri tanıması, benzerliklerini ve farklarını hatırlayabilmesini sağlayan becerilerdir. İşitsel beceriler ise; sesleri tanıması, seslerdeki benzerlikleri ve farklılıkları ayırt edebilmesi ile ilgili becerilerdir. Çeşitli kelime oyunları, tekerlemeler, çeşitli sesleri ayırt etme (kapı zili, araba sesi, çocuk ağlaması gibi) ile çeşitli resim-şekilleri eşleştirme, bul-yap oyunları çocuğun bu becerileri kazanmasına yardımcı olacaktır.
Bilişsel beceriler: Bilgileri akılda tutma, hatırlama, ilişkileri, benzerlikleri/farklılıkları bulma, nesneleri sınıflama ve problem çözme gibi becerilerin hepsi bu grupta yer alır. Çocuk normal yaşıtlarıyla birlikte olduğu zaman onlardan taklit yoluyla birçok beceriyi , aynı zamanda ortaya çıkan problemlerle baş etmeyi de öğrenir. Eğer çocuğun becerileri yaşıtlarının becerilerinden çok farklı ise bir başka deyişle, çocuk ağır derecede zihinsel öğrenme yetersizliğine sahipse yuva/ana okulu gibi kurumlar uygun eğitim ortamı olmayabilir. Bu durumda çocuk özel eğitim okullarının ana sınıflarına, özel eğitim merkezlerine devam edebilir ya da bazı kurumlarca sağlanan erken eğitim programlarına katılabilir. Unutulmaması gereken nokta, problemler ne kadar erken belirlenir, ne kadar erken tedbir ve yardım alınırsa, bu hem çocuk hem de diğer aile bireyleri için yararlı olacaktır.

ZİHİNSEL ÖĞRENME YETERSİZLİĞİ OLAN ÇOCUKLARIN EĞİTİM SÜRECİ


Günümüzde çocuğun eğitimine başlamak için belli bir yaşa gelmesi beklenmemektedir. Bebeklik dönemi gelişim sürecindeki en önemli dönem olduğundan, bebeğin problemi belirlenip, tanısı konur konmaz eğitimine başlanması ile gelişimin temellerinin atılmış olacağı kabul edilmektedir. Bu dönemde çocuğun bakım, sevgi, şefkat gibi gereksinimlerini karşılamanın yanı sıra onun için uygun ortam düzenlememiz, uygun oyuncak ve araçlar seçmemiz gelişimini olumlu yönde etkileyecek ve hızlandıracaktır.
Bebeklik döneminde çocuk için en önemli kişiler anne-babalar ve diğer aile bireyleri, en önemli ortam ise ev ortamıdır. Bebeği en iyi tanıyan onun gereksinimlerini en iyi bilen kişiler bebeğin anne-babasıdır. Bebeğe nasıl yardım edileceği, eğitimine nasıl başlanacağı konusunda, bu alanda çalışan kurum /kuruluş ve kişilerle iş birliği yapılabilir. Çocuk gelişimciler, fizyoterapister ve özel eğitimciler yardım alınabilecek profesyonel kişilerdir.
Bebeklik döneminde çocukların kazanmaları gereken temel beceriler, gördüğü bir nesneye ya da oyuncağa uzanma, gördüğü oyuncağı tutma/yakalama, oyuncağı birkaç dakika süre ile tutma gibi küçük motor beceriler, oturma, emekleme, yürüme gibi büyük motor beceriler ile ses çıkarma, çevredeki sesleri dinleme/tepki verme gibi konuşmaya ilişkin becerilerdir. Çalışmalar sırasında bebek henüz hazır olmadığı becerilere zorlanmamalıdır. Bebeğin gelişimi iyi takip edilmeli, yapabileceği, hazır olduğu beceriler öğretilmeye çalışılmalıdır. Bebek hazır olmadığı becerilere zorlanırsa sürekli başarısızlık yaşayacak, bu da onun kendine güvenini, anne babayla iş birliğini olumsuz yönde etkileyecektir.

Özel Eğitim Nedir?

Özel eğitim çoğunluktan farklı ve özel gereksinimli çocuklara sunulan, üstün özellikleri olanları yetenekleri doğrultusunda kapasitelerinin en üst düzeye çıkmasını sağlayan, yetersizliği engele dönüştürmeyi önleyen, engelli bireyi kendine yeterli hale getirerek topluma kaynaşmasını, ve bağımsız, üretici bireyler olmasını destekleyecek becerilerle donatan eğitimdir.      Özel eğitim her şeyden önce yetersizliği olan bireylere yapılan amaçlı bir müdahaledir. Başarılı bir müdahalenin yetersizliği olan bireyin öğrenme ortamına, okul ve topluma etkin katılımına ket vuran tüm engelleri ortadan kaldırması, o engellerden bireyi koruması ya da o engellerin üstesinden gelmesini sağlaması gerekir. Müdahalenin bu bağlamda üç temel uygulanma biçimi bulunmaktadır. (Heward, 00; Eripek,02). 


      Bireyler birbirinden farklı ve benzer özelliklere sahip olup, benzerliklerini
ve farklılıklarını dikkate alan, gelişmekte ve değişmekte olan dünyaya ayak
uydurmalarını sağlayacak bir eğitim sürecine gereksinim duymaktadır.
Bireyler benzerlik ve farklılıklardan kaynaklanan gereksinimleri dikkate
alınarak eğitim sürecine dahil edilmektedir. Yaşları ve gereksinimleri
doğrultusunda okul öncesi, ilköğretim, yükseköğretim olanaklarından
yararlanmaktadır.
Özsoy, beden, zihin, duygusal ve sosyal gelişim özellikleri yönünden
normal çocukların gelişim özelliklerinden ayrılan çocukların eğitim ve öğretim
işlerini kapsayan çalışmaları “özel eğitim” olarak tanımlamaktadır.
Özel eğitim, 30 Mayıs 1997 tarihli Özel Eğitim Hakkında Kanun
Hükmünde Kararname’de şu şekilde tanımlanmaktadır: “Özel Eğitim, özel eğitim
gerektiren bireylerin eğitim ihtiyaçlarını karşılamak için özel yetiştirilmiş
personel, geliştirilmiş eğitim programı ve yöntemleri ile onların özür ve
özelliklerine uygun ortamlarda sürdürülen eğitim” dir. (KHK/573 1997)
Özel gereksinimi olan bireylerin, mümkün olan en erken dönemde,
gereksinimlerine uygun eğitim ortamlarında, uygun yöntemler ve araç-gereçler
kullanılarak desteklenmesi varolan kapasitelerini en üst seviyede kullanabilmeleri
ve sorumluluklar ile gelişimsel görevlerini yerine getirebilmeleri, kendilerine en
uygun özel eğitim hizmetlerinden yararlanabilmelerine bağlıdır.
      











http://yagmurgundem.blogspot.com/2011/03/ozel-egitim-nedir.html

Özel Eğitime Muhtaç Olmanın Nedenleri





A-Doğum Öncesi Nedenler

1-ANNEYE AİT OLAN NEDENLER 

-Annenin beslenmesi
-Annenin geçirdiği enfeksiyon hastalıkları
-Annenin radyasyona maruz kalması
-Gebelik toksemisi(ödemhipotansiyon,hipertansiyon)
-Annenin bebeğe zararlı olan ilaçları kullanmış olması
-Anneye ait metabolik hastalıklar(diyabet)
-RH faktörü
-Annenin maruz kaldığı travmalar
-Irk
-Annenin ağrı eşiğinin düşük olması
-Akrabalık
-Gebelik sayısı
-Annenin yaşı
-Annenin üreme organlarındaki rahatsızlıklar
-Annenin psikolojik rahatsızlıkları


2-FETÜSE AİT NEDENLER
-Plesanta(eş,son) anomalileri(yerleşim bozuklukları,plesantanın normalden büyük veya küçük olması gibi)
-Kordon anomalileri (kordonun kısa veya uzun olması veya plesantaya yanlış yapışması)
-Genetik nedenler (mutasyonla)
-Düşük doğum ağrıları


3-BABAYA AİT NEDENLER
-Genetik hastalıklar
-RH faktörü
-Babanın psikolojik özellikleri
-Babanın sosyo-ekonomik özellikleri


B-Doğum Sırası Nedenler 


-Anoksi (oksijensiz kalma),hipoksi (fazla oksijen alma),asfiksi (nefes borusuna yabancı madde kaçması), iskemi (kan dolaşımının yavaşlaması)
-Doğum sırasında meydana gelen travmalar
-Prematürelik, postmatürelik
-Hiperbilurubinemi (sarılık)
-Enfeksiyonlar
-Metabolik faktörler(hipoglisemi, hipokatsemi)
-Zor durumlar(forseps,vakum)
-Çoğul gebelikler


C-Doğum Sonrası Nedenler


-Kazalar
-Enfeksiyon hastalıkları
-Zehirlenmeler
-Psikososyal etkenler
-Beslenme




Kaynakça : http://www.aktuelrehberlik.com/index.php?topic=353.0 




http://yagmurgundem.blogspot.com/2011/03/ozel-egitime-muhtac-olmann-nedenleri.html

Özel Eğitimde Sınıflandırma

A. Zihinsel Engelliler 

1-Mental Retardasyon(Zeka Geriliği):
Zeka: Zihnin birçok yeteneğinin uyumlu çalışması sonucu ortaya çıkan bir yetenekler birleşimidir. Zihnin algılama, bellek, düşünme, öğrenme gibi birçok işlevi içerir.
Zeka Geriliği: Doğumdan önce, doğum esnasında ve sonraki gelişim sürecinde, çeşitli nedenlerle zihin gelişimlerinde ve fonksiyonlarında oluşan yavaşlama, duraklama ve gerileme gösteren ve bunun sonucu olarak etkili, uyumlu davranışlarda gerilik ve yetersizlik gösteren sürekli bir durumdur.
Zeka Geriliğinin Sınıflandırılması 
1-Eğitilebilir Zihinsel Engelli: Zeka bölümü çeşitli ölçeklerde sürekli olarak 45–75 arasında olanlardır.
2-Öğretilebilir Zihinsel Engelli: Zeka bölümü çeşitli ölçeklerde sürekli olarak 25–44 arasında olup ta sağlık kurumları ile işbirliği içinde gerçekleştirilecek özel eğitim ve rehabilitasyona muhtaç olanlardır.
3-Klinik Bakıma Muhtaç Zihinsel Engelli: Zeka bölümü çeşitli ölçeklerde sürekli olarak 0-25 arasında olup ta yaşama uyum sağlayamayan ve sağlık kurumlarında devamlı klinik bakıma ihtiyacı olanlardır. 

2-Down Sendromu :Vücudun her hücresinde bulunan yapı taşlarına Kromozom denir.Normal insanda kromozom sayısı 23 çift iken hücre oluşumu sırasında çeşitli nedenlerle 21 nolu kromozomun XXY olarak parçalanmasına bağlı olarak kromozom sayısının 47 olması sonucu meydana gelen özre denir.
Down Sendromlu olan çocukların belli başlı fiziksel özellikleri:
1-Burun kökünün basık olması
2-Çekik gözler
3-Büyük dil
4-Geniş ve kısa parmaklar
5-Kuru cilt

3-Otizm :Psikolojik veya organik nedenlere bağlı olarak ortaya çıkan bir özürdür.Aşırı hareketli ve aşırı durgun olmak üzere iki tipi vardır.
    İnsanlarla ilişki kurmada zorluk çekme gözgöze kontak kurmada zorluk,konuşmanın olmaması veya bir iletişim aracı olarak kullanılması,ritmik sallanma,arka arkaya tekrarlanabilen davranışlar belirli bir alana yönelik üstün yetenek(matematik,müzik,akılda tutma)gösterme otizmde görülen tipik özelliklerdir.Otistik çocuklarda da zihinsel özürlü çocuklarda görülen özelliklere rastlanılmaktadır.Bu nedenle çocuklarda otistik tanısı ve teşhisi konulması zordur.

4-Cerebral Palsy :Doğum sırasında,doğumdan önce ya da sonra beyinde meydana gelen bir harabiyet sonucu kaslarda felç,zayıflık,istek dışı kasılma normalden farklı hareketlerin görüldüğü özür durumudur.
    Harabiyetin büyüklüğü,özür durumuna,beyinde meydana gelen bölgeye ve miktarına bağlıdır.Cerebral Palsyde görme,duyma,algılama,anlama ve hissetme fonksiyonlarında değişik derecelerde etkilenmeler görülmektedir.
    Cerebral palsyli çocuklarda kaslar diğer özür gruplarına göre çok daha zayıftır.CP'li çocukların eğitiminde,eğitimci ile beraber mutlak surette fizyoterapist çalışmalıdır.Bu çocukların tümünde zeka geriliği olacak diye bir koşul yoktur.Ancak zeka geriliği olmasa bile duyu-motor alanda gerilik vardır.En çok karşılaşılan CP grubu spastiklerdir.

5-Fenilketanüri(FKÜ) :Doğuştan fenilalanin hidroksilaz enzimi eksikliği nedeni ile kanda fenilalanin düzeyinin yükselmesi,tyrosinenin azalması sonucu meydana gelen metabolik bir hastalıktır.Bebeklik döneminde teşhis ve tedavisi yapılarak çocuklarda ki olası zihinsel özür büyük ölçüde önlenir.

B:İşitme Engelliler 
İşitme duyarlılıkları gelişim,uyum,özellikle iletişim görevlerini yerine getiremediğinden dolayı Özel eğitim gerektirenlerdir.

C:Konuşma Engelliler

Dil ve konuşma sorunları bireyler arası sözel iletişimde her hangi bir nedenle ve her hangi bir boyutta ortaya çıkan aksaklıklar ve düzensizlik gösterenlerdir.

Ç:Görme Engelliler
a) KÖR :Bütün düzeltmelere rağmen iki gözle görme keskinliği 1/10'dan ve görüş açısı 20 dereceden aşağı olan eğitim,öğretim çalışmalarında görme gücünden yararlanmasına imkan olmayan kişidir.
b)AZ GÖREN:Bütün düzeltmelere rağmen iki gözle görme keskinliği 1/10 ile 3/10 arasında olan ve özel bir takım araç ve yöntemler kullanmadan eğitim,öğretim çalışmalarında görme gücünden yararlanması mümkün olmayan kişidir.

D:Ortopedik Engelliler

Bütün düzeltmelere rağmen iskelet,sinir sistemi kas ve eklemlerdeki özürlerinden dolayı normal eğitim öğretim çalışmalarından yeteri kadar yararlanamayanlara denir.

E:Birden Fazla Özrü Olanlar
Bir bireyin birden fazla özür grubuna sahip olmasıdır.(ÖR:zeka geriliği+görme özrü+spastik)

F:Süreğen Hastalığı olanlar
G:Üstün Zekalılar





Kaynakça:  http://yagmurgundem.blogspot.com/2011/03/ozel-egitim-kapsam-gruplar.html

Özel Eğitim İlkeleri

1.Özel eğitim gerektiren tüm bireyler ilgi istek yeterlilik ve yetersizlikleri doğrultusunda ve ölçüsünde özel eğitim hizmetlerinden yararlandırılır.
2.Özel eğitime erken başlamak esastır.
3.Özel eğitim hizmetleri, özel eğitim gerektiren bireyleri sosyal ve fiziksel çevreden ayırmadan planlanır ve yürütülür.
4.Özel eğitim gerektiren bireylerin eğitsel performansları dikkate alınarak amaç, içerik ve öğretim süreçlerinde uyarlamalar yapılarak diğer bireylerle birlikte eğitilmelerine öncelik verir.
5.Özel eğitim gerektiren bireylerin her tür ve kademedeki eğitimlerinin devamı için her türlü rehabilitasyonlarını sağlayacak kurum ve kuruluşlarla işbirliği yapılır.
6.Özel eğitim gerektiren bireyler için bireysel eğitim planı geliştirilmesi ve eğitim programlarının bireysel olarak uygulanması esastır.
7.Ailelerin özel eğitim sürecinin her boyutuna aktif katılımı esastır.
8.Özel eğitim politikalarının geliştirilmesinde özel eğitim gerektiren bireylerin örgütlerinin görüşlerine önem verilir.
9.Özel eğitim hizmetleri özel eğitim gerektiren bireylerin toplumla etkileşim ve karşılıklı uyum sağlama sürecini kapsayacak şekilde planlanır.

Kısacası Özel Eğitim İlkeleri ;
-Erkenlik
-Süreklilik
-Tek elden planlama ve yürütme
-İşbirliği ve eşgüdüm
-Hizmeti ayağa götürme
-Aile eğitimi
-Kaynaştırma 
-Birlikte eğitim ' dir. 





Kaynakça: http://yagmurgundem.blogspot.com/2011/03/ozel-egitim-ilkeleri.html

İşitme Engellilerin Eğitimi

Çocuğunuzun işitme kaybı olduğunu öğrendiğiniz zaman karmaşık duygular yaşayabilirsiniz. Üzülebilir, korkabilir, suçluluk hissedebilir ya da en azından sadece işitme kaybı olduğu için daha rahat hissedebilirsiniz. Bu duyguları yaşamanız son derece normaldir.
Bir çok anne ve baba, çocuğunun işitme engelli olmasından dolayı uzun süre üzüntü ve çaresizlik yaşar. Önemli olan, çocuğunuza ve size hizmet verebilecek olan uzmanların varlığından haberdar olmanız ve bir an önce bu uzmanlarla iletişim kurarak, çocuğunuzun eğitimi ve gelişimi için gereken desteği almak için harekete geçmenizdir.
Uzmanlar tarafından verilen erken eğitim, çocuğunuzun dinleme becerilerini geliştirecek, sizinle daha rahat iletişim kurmasını sağlayacaktır. Eğitimi süresince çocuğunuzda kaydedilecek gelişme, sizin de yaşadığınız olumsuz duyguları ve stresi azaltacaktır.
Unutmamanız gereken nokta, uzmanların, çocuğunuz ve sizin için çalıştıklarıdır. Çocuğunuzun işitme engeline bağlı her türlü probleminizde size yardımcı olacak kişiler de yine bu uzmanlar olacaktır. Uzmanlar sizi dinleyecek, destek olacak ve çözüm yolları üreteceklerdir.
Çocuğunuz ile iletişim kurarken, bazen beklediğiniz tepkileri alamamanız normaldir. Çocuğunuzun bazı durumlarda size bakmaması, ses çıkarmaması ya da buna benzer tepkileri vermemesi beklenen bir durumdur. Önemli olan, bu durumların sizin çocuğunuzla olan iletişiminizi azaltmamasıdır. Çocuğunuz ilk dönemlerde, her ne kadar beklediğiniz tepkileri veremese de, sizinle iletişime açıktır. Çocuğunuzla iletişim kurmaktan vazgeçmeyin. Göz kontağı kurun, ona dokunun ve dikkatini kendinize yönlendirmeye çalışın. Çocuğunuz size bakarken ona gülümseyin, yanağına dokunun, onun ilgisini çekmeye çalışın. Yüzünüzle yapacağınız komik ifadeler onun ilgisini çekecek ve size tepki vermesini sağlayacaktır.
Çocuğunuz ile iletişim kurmakta güçlük yaşarsanız, aşağıda maddeler halinde belirtilen şekillerde, çocuğunuzla iletişim kurmayı deneyin. Çocukların anne ve babalarıyla iletişime açık olduklarını unutmayın. Uygun şekilde yaklaştığınız zaman, çocuğunuz beklediğiniz şekilde sizinle iletişime geçmeye çalışacaktır:
•  Çocuğun dikkatini çekmek için el ve ayaklarına dokunun, okşayın, gıdıklayın, hareket ettirin.
•  Göz temasını kurana kadar bekleyip, ondan sonra tepki verin.
•  Çocuğun yüzünü, annenin yüzünü görebileceği bir pozisyonda tutun.
•  Çocuğun görsel alanı içinde ya da bebeğin ilgilendiği nesneye yönelik konuşun.
•  Pozitif ve ilginç yüz ifadeleri yapın.
•  Çocuğun ilgilenebileceği nesnelere dikkatini çekin.
•  Uzun ve karmaşık cümleler yerine, kısa ve basit mesajlar içeren ifadeler kullanın.
•  Bir nesneyi göstermeden önce ve gösterdikten sonra nesnenin adını ifade edin.
Çocuğunuzla iletişim kurarken dikkat etmeniz gereken en önemli nokta; çocuğunuz size bakarken onunla konuşmanızdır. Çocuğunuz başka bir kişiye ya da nesneye bakarken onunla konuşmanız, çocuğunuzun dikkatini çekmeyebilir.         Çocuğunuz size yönelene kadar bekleyin ve göz kontağı kurduktan sonra iletişime geçin. Bu çok etkili bir yöntemdir. Özellikle çocuğunuzun konuşmaya başladığı dönemlerde, belirli kelimeleri öğrenmesi için de oldukça faydalı olacaktır. Bu şekilde iletişim kurarken 3 temel adım izleyebilirsiniz:
•  Çocuğunuzun göz hizasını takip edin,
•  İletişime geçmeden önce çocuğunuzun size baktığından emin olun,
•  Çocuğunuzun ilgili olduğu olay veya nesneye yönelik konuşarak tepki verin.